Çeviri Sadece Dil Bilmek Değil, İnsanı Bilmektir: İçsel Yolculuğun Metne Yansıması
- Kaan Karakoç
- 8 Ara
- 2 dakikada okunur

Önünüze gelen bir metni, bir dilden diğerine aktarmak... Dışarıdan bakıldığında sadece sözlük, gramer ve teknik terim bilgisi gerektiren mekanik bir süreç gibi görünebilir. Ancak işin mutfağında olanlar bilir ki; çeviri, sadece kelimelerin değil, anlamların ve duyguların da yolculuğudur.
Peki, bu yolculuğun kaptanı olan çevirmenin "iç dünyası" sonucu nasıl etkiler? Kişisel gelişimine önem veren, insan ilişkilerini ve iletişimi hayatının merkezine koyan birinin elinden çıkan çeviri, neden "ruhsuz" bir metinden çok daha fazlasıdır?
Bu yazıda, kişisel olgunluğun profesyonel çeviri kalitesine olan o görünmez ama devasa etkisini inceliyoruz.
1. Empati: Satır Aralarını Okuma Sanatı
İnsan ilişkileri kuvvetli bir birey, karşısındakini sadece dinlemez; onu duyar. Bu yetenek çeviriye uyarlandığında, çevirmen yazarın zihnine girer.
Duyguyu Yakalamak: Metindeki ince bir hüznü, gizli bir öfkeyi veya neşeli bir dokundurmayı, ancak duygusal zekası (EQ) yüksek bir çevirmen tam olarak hedef dile yansıtabilir.
Hedef Kitleyi Hissetmek: "Bunu okuyacak kişi ne hissetmeli?" sorusunu sormak, insan odaklı bir yaklaşımın ürünüdür. Bu sayede metin, okuyucuyla samimi bir bağ kurar.
2. "Ben Bilirim" Tuzağından Kurtulmak
Kişisel gelişim yolculuğunda olan birisi için en büyük düşman "ego"dur. Kendi sınırlarını bilen ve sürekli öğrenmeye açık olan bir çevirmen:
Eleştiriye Açıktır: Editörden veya müşteriden gelen düzeltmeleri bir saldırı olarak değil, gelişim fırsatı olarak görür.
Araştırmacıdır: Tahmin yürütmek yerine, en doğru ifadeyi bulmak için merakla araştırır. Bu tevazu, çeviride hatasızlığı getirir.
3. Bağlam ve Sosyal Zeka
Kelimeler, içinde bulundukları bağlama göre anlam kazanır. Sosyal ortamlarda nüansları yakalamakta usta olan biri, metindeki kültürel kodları çözmekte de ustadır. Bir deyimin birebir karşılığını değil, o kültürdeki "duygusal karşılığını" bulmak; ancak insan doğasını iyi tanıyanların yapabileceği bir iştir. Resmiyet derecesini ayarlamak, samimiyet tonunu tutturmak teknik bir beceri değil, sosyal bir sezgidir.
4. Güven İlişkisi: Metnin Ötesindeki Profesyonellik
İnsan ilişkilerini ön planda tutmak, sadece metinle değil, o işi veren kişiyle kurulan bağı da kapsar.
Verilen sözü tutmak (son teslim tarihi
sadakati),
Şeffaf iletişim kurmak,
Müşterinin derdini kendi derdi gibi benimsemek.
Bunlar, çevirinin "hizmet kalitesini" yükselten insani değerlerdir.
Sonuç: Ruhun Yansıması
Sonuç olarak; bir metnin kalitesi, onu çevirenin iç dünyasının zenginliği kadardır. Kendini tanıyan, duygularını yönetebilen ve insanı seven bir çevirmen; kelimeleri sadece bir dilden diğerine taşımaz. O, anlamı, duyguyu ve niyeti taşır.
Çeviri masasına sadece sözlüğümüzü değil, karakterimizi de koyuyoruz. Ve farkı yaratan, tam olarak bu.



Yorumlar