Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Çevirisi Arasındaki Temel Farklar
- Kaan Karakoç
- 15 Eyl
- 2 dakikada okunur

Çeviri, en temel tanımıyla bir dildeki metnin başka bir dile aktarılması olsa da, bu süreç kaynak metnin ait olduğu disipline göre köklü farklılıklar gösterir. Bilginin doğası, dilin kullanım amacı ve hedef kitlenin beklentileri, çeviri stratejilerini doğrudan etkiler. Bu bağlamda, insanı ve toplumu inceleyen sosyal bilimler ile doğayı ve evreni anlamaya çalışan fen bilimleri alanındaki metinlerin çevirisi, birbirinden tamamen farklı yaklaşımlar ve beceriler gerektirir. Bu metin, sosyal bilimler ve fen bilimleri çevirisi arasındaki tem
el farkları; terminoloji, bağlam, yorum ve çevirmenin rolü ekseninde incelemeyi amaçlamaktadır.
1. Terminoloji ve Dilin Doğası: Kesinlik vs. Yoruma Açıklık
İki alan arasındaki en belirgin fark, dilin ve terminolojinin doğasında yatar.
Fen Bilimleri: Fen bilimleri metinleri, evrensel, kesin ve standartlaşmış bir terminoloji kullanır. Örneğin, "H₂O" kimyasal formülü veya "fotosentez" terimi, dünyanın her yerinde aynı anlamı taşır ve yoruma kapalıdır. Çevirmenin buradaki temel görevi, bu standart terminolojiye birebir karşılık gelen doğru terimi bulmak ve tutarlı bir şekilde kullanmaktır. Amaç, anlam belirsizliğini tamamen ortadan kaldırmak ve bilginin en net şekilde aktarılmasını sağlamaktır.
Sosyal Bilimler: Sosyal bilimlerde ise kavramlar genellikle yoruma açık, bağlama bağımlı ve kültürel olarak yüklüdür. "Demokrasi", "kültür", "adalet" veya "kimlik" gibi terimler, farklı düşünce okullarına, tarihsel dönemlere veya toplumsal yapılara göre farklı anlamlar kazanabilir. Çevirmen, sadece kelimenin sözlük anlamını değil, aynı zamanda yazarın o kavrama yüklediği teorik anlamı, metnin içindeki bağlamı ve kültürel arka planı da hedef dile taşımak zorundadır. Bu durum, terminolojide daha fazla esneklik ve yaratıcılık gerektirir.
2. Kültür ve Bağlamın Rolü: Evrensellik vs. Yerellik
Bağlamın çevirideki rolü, iki disiplin arasında büyük bir ayrım yaratır.
Fen Bilimleri: Fen bilimleri metinleri büyük ölçüde evrensel yasalara dayandığı için kültürel bağlamdan muaftır. Yer çekimi kanunu veya bir hücrenin yapısı, farklı kültürlerde farklı yorumlanmaz. Metnin bağlamı, genellikle o bilim dalının kendi içindeki teorik çerçeve ile sınırlıdır.
Sosyal Bilimler: Sosyal bilimler ise doğası gereği insanı ve toplumu, yani doğrudan kültürü inceler. Bir toplumun aile yapısı, siyasi alışkanlıkları veya tarihsel olaylara bakışı üzerine yazılmış bir metni çevirmek, derin bir kültürel bilgi birikimi gerektirir. Deyimler, atasözleri, yerel göndermeler ve toplumsal normlar, çeviri sürecini karmaşıklaştırır. Çevirmen, kaynak metnin kültürel dünyası ile hedef kitlenin kültürel dünyası arasında bir köprü görevi görmek durumundadır.
3. Çevirmenin Rolü ve Gereken Yetkinlikler
Yukarıdaki farklar, çevirmenden beklenen rolü ve sahip olması gereken yetkinlikleri de doğrudan şekillendirir.
Fen Bilimleri Çevirmeni: Bu alandaki bir çevirmen, öncelikle bir alan uzmanı olmalıdır. Çevirdiği konunun (örneğin genetik, kuantum fiziği vb.) temel prensiplerine hâkim olması, terminolojiyi doğru kullanması için elzemdir. Rolü, bilgiyi hatasız ve net bir şekilde aktaran bir teknik aracı olmaktır. Metnin üslubundan ziyade içeriğin doğruluğu ön plandadır.
Sosyal Bilimler Çevirmeni: Bu çevirmenin ise kültürel bir yorumcu ve iyi bir yazar olması beklenir. Alan bilgisi önemli olmakla birlikte, kaynak metnin sadece bilgisini değil; yazarın argümanını, üslubunu, ironisini ve düşünsel derinliğini de hedef dilde yeniden yaratabilmelidir. Yaratıcılık, metinlerarasılık bilgisi ve her iki dilin inceliklerine hâkimiyet kritik önem taşır.
Sonuç
Sonuç olarak, fen bilimleri çevirisi ve sosyal bilimler çevirisi, "zorluk" açısından değil, nitelik açısından birbirinden ayrılır. Fen bilimleri çevirisi; nesnellik, terminolojik tutarlılık ve evrensel doğruluk arayışındayken, sosyal bilimler çevirisi; öznellik, kültürel bağlama duyarlılık ve yorumsal zenginlik peşindedir. Biri bilginin kayıpsız aktarımını hedeflerken, diğeri bir düşünce dünyasını ve kültürel bir dokuyu hedef dilde yeniden inşa etmeyi amaçlar. Her iki alan da, bilginin küresel dolaşımı için vazgeçilmezdir ve kendi içinde son derece değerli, uzmanlık gerektiren çeviri pratikleridir.



Yorumlar