Sadece Dil Bilmek Yetmez: Çevirmenlik Neden Herkese Göre Bir İş Değildir?
- Kaan Karakoç
- 9 Ara
- 3 dakikada okunur

"Senin İngilizcen iyidir, şu yarım sayfalık metni bir çeviriver."
Eğer bir yabancı dili ortalamanın üzerinde konuşuyorsanız, bu cümleyi hayatınızda en az bir kez duymuşsunuzdur. Çoğu insan için çeviri; A dilindeki kelimeyi alıp, B dilindeki karşılığını bulmaktan ibaret basit bir matematik işlemidir. Oysa gerçek, bundan çok daha karmaşıktır.
Peki, en az iki dil bilen herkes çevirmenlik yapabilir mi? Kısa cevap: Hayır. Uzun cevap ise bu yazının konusu. Gelin, çevirmenliğin görünmeyen buzdağına yakından bakalım.
1. "Dil Bilmek" ve "Çeviri Yapmak" Arasındaki Uçurum
İki elinizin olması sizi nasıl otomatik olarak iyi bir piyanist yapmıyorsa, iki dil bilmek de sizi çevirmen yapmaz. Dil bilmek iletişim kurmaktır; çeviri yapmak ise anlamı yeniden inşa etmektir.
Bir çevirmen, kaynak metni sadece okumaz; onun röntgenini çeker. Yazarın tonunu, amacını, satır aralarındaki imaları ve kültürel kodları analiz eder. Ardından tüm bu paketi, hedef dilde hiç "çeviri kokmayacak" şekilde, sanki o dilde yazılmış gibi yeniden üretir. Bu, ileri düzeyde dil bilgisinden ziyade, yüksek bir analitik zeka ve yazarlık yeteneği gerektirir.
2. Hedef Dile Hakimiyet: Ana Dilin Önemi
Çevirmenlikle ilgili en büyük yanılgı, yabancı dili mükemmel bilmenin yeterli olduğudur. Oysa iyi bir çevirmenin asıl silahı, çeviri yaptığı dildir (genellikle ana dili).
Bir hukuk metnindeki ciddiyeti, bir reklam metnindeki espriyi veya bir romandaki hüznü okuyucuya geçirebilmek için, kendi dilinizin kelime hazinesine, dil bilgisi kurallarına ve kıvraklığına hakim olmanız gerekir. İyi çevirmen, aynı zamanda iyi bir yazardır.
3. Araştırmacı Dedektif Olmak
Çevirmenlik, hiç bitmeyen bir öğrenciliktir. Sabah nükleer enerji santralleri hakkında teknik bir metin çevirirken, öğleden sonra kozmetik ürünlerin pazarlaması üzerine çalışabilirsiniz.
Terminoloji Avı: Her sektörün kendi jargonu vardır. "Pipe" kelimesi bir metinde "pipo" iken, diğerinde "boru", bir başkasında "iletim hattı" olabilir.
Kültürel Bağlam: Deyimleri, yerel şakaları veya tarihi referansları anlamak ve hedef kültüre uyarlamak (lokalizasyon) zorlu bir süreçtir.
4. Bu İşin Görünmeyen Zorlukları
Çevirmenlik sabır ve disiplin işidir. İşte bu mesleğin en zorlayıcı yanları:
Yalnızlık: Genellikle bilgisayar başında, saatlerce tek başınıza çalışırsınız.
Bilişsel Yük: Sürekli iki dil arasında gidip gelmek, beyin için maraton koşmak gibidir. Gün sonunda yaşanan zihinsel yorgunluk (brain fog) kaçınılmazdır.
Sorumluluk: Hatalı bir medikal çeviri sağlığa, hatalı bir hukuki çeviri davaya mal olabilir. Bu baskıyı kaldırabilmek herkesin harcı değildir.
Belirsizlik: Kaynak metin her zaman mükemmel değildir. Bazen yazarın ne dediğini anlamak için cümlelerle boğuşursunuz.
Peki, bu anlattıklarım abartı mı? Kesinlikle değil. Tarih, sadece dil bildiğini sananların yaptığı hatalarla ve kültürü bilen ustaların başarılarıyla dolu. İşte birkaç çarpıcı örnek:
1. Pazarlama Fiyaskoları: Kelime Benzerliğinin Tuzağı
Bir dilin kelimelerini sadece sözlük anlamıyla çevirdiğinizde markanızın itibarı sarsılabilir.
Parker Kalemleri Vakası: Ünlü kalem markası Parker, Meksika pazarına girerken "Cebinizde akma yapmaz ve sizi utandırmaz" sloganını kullanmak istedi. Ancak çevirmen, İngilizcedeki "Embarrass" (utandırmak) kelimesini İspanyolca "Embarazar" ile karıştırdı. Sonuç mu? Reklam afişlerinde şöyle yazıyordu: "Cebinizde akma yapmaz ve sizi hamile bırakmaz!" (Çünkü İspanyolca embarazada, hamile demektir.)
Pepsi'nin Dirilişi: Pepsi'nin meşhur sloganı "Come alive with Pepsi" (Pepsi ile canlanın/hayata dönün), Çin pazarında hatalı bir çeviriyle şu hale geldi: "Pepsi, atalarınızı mezardan geri getirir."
2. Tarihi Değiştiren Kelime: Mokusatsu
Çevirinin sadece komik değil, bazen trajik sonuçları da olabilir. II. Dünya Savaşı'nın sonlarında Müttefikler, Japonya'ya teslim olma çağrısı yaptı. Japon Başbakanı gazetecilere verdiği demeçte "mokusatsu" kelimesini kullandı. Bu kelime "yorum yok" veya "şimdilik bekleyip göreceğiz" gibi bir anlama geliyordu. Ancak çevirmenler bunu "görmezden geliyoruz / reddediyoruz" olarak çevirdi. Bu sert yanıtın ardından ne yazık ki atom bombaları kullanıldı. Bir kelimenin ağırlığı bazen tarihin akışını değiştirebilir.
3. Yerelleştirme Başarısı: "Felekten Bir Gece"
İyi çeviri sadece hatadan kaçınmak değildir; aynı zamanda hedef kitlenin ruhuna dokunmaktır.
The Hangover: Orijinal adı "The Hangover" olan filmi ele alalım. Kelime anlamı "Akşamdan Kalma"dır. Ancak filmin Türkiye'deki çevirmenleri, filmin o kaotik ve eğlenceli ruhunu "Akşamdan Kalma" gibi düz bir ifadeyle veremeyeceklerini bildikleri için harika bir tercihle "Felekten Bir Gece" ismini buldular. Bu, kültürel kodları bilmenin ve yaratıcılığın mükemmel bir örneğidir.
Sonuç: Bir Köprü İnşa Etmek
Çevirmenlik, sadece kelimeleri değiştirmek değildir; kültürler, insanlar ve fikirler arasında bir köprü kurmaktır. İki dil bilmek size malzemeleri verir, ancak o malzemeyle lezzetli bir yemek yapıp yapamayacağınız; tekniğinize, sabrınıza ve yeteneğinize bağlıdır.
Bu yüzden çevirmenlik, "ek iş" olarak yapılacak basit bir uğraş değil, saygı duyulması gereken profesyonel bir meslektir.



Yorumlar